27 Ocak 2015 Salı

Görünmezlik icat edilmiş meğer.


Kimsenin kimseyi sevmediği, insanların birbirinin dedikodusunu yaptığı, yetmezmiş gibi yüzüne de sayıp sövdüğü, kırdığı, kuyusunu kazdığı bir yer düşünün. Devamlı bitmeyen bir stres, gerginlik hali, dışınıza göre alkışlandığınız saçma sapan bir kültür, içi boş hatta dışı da boş saçma sapan bir dünya.
Ve bu dünya her gün bir değil iki kanalda insanlara sunuluyor. Kendi içlerinde kendilerini sömürmeleri bir yana iki ayrı yarışma da birbirini sömürmeye devam ediyor.
Evet, ben bu yarışmayı izliyorum. O kanal açık, öylesine takıldım, geçerken baktım vs. gibi cümleler kurmayacağım. Böyle bir bahane olamaz çünkü. Yarışma başladığında odada olursam eğer ağzı açık, gözleri donmuş bir budala gibi bakakalıyorum. Modayı sevdiğimden takip ettiğimden ya da merak ettiğimden değil. Zaten ben giyinmesini de bilmeyen bir tipim. Sabahları elime ne gelirse giyer, çıkarım dışarı. Makyaj yapmışlığım sayılıdır, gözüme kalem bile çekmem. Kullandığım tek bakım ürünü nemlendirici krem o da cildim çatlayacak kadar kuru olduğundan, mecburiyetten.
Neden bakıyorum peki? 
Bugün yine dalmış saçma sapan tartışmaları izlerken, televizyondan sıyrılıp sordum kendime bu soruyu. Bu yarışma neden izlenir? Gerçekten o kadar acı ki. Geçmiş sezonu izlemedim ama rekor kırmış ve şu anda da sırf bu yüzden paylaşılamayan bir yarışma bu. Neden içi boşalmış her şeye meraklıyız bu kadar? 
Benim okuduğum bölüm, çizdiğim yol, medyayla taban tabana zıt, farkındayım. Ayrıca çok da iç içe sayılmam televizyonla. Ama az çok, evdekilerin televizyonda izlediklerine bakıyorum bu yüzden diziler, programlar, yarışmalar neredeyse hepsi konusunda az çok fikrim var. 
Şu hep izlenen kanallar silsilesinde bir tane insana insan olduğunu hissettirecek program olmaz mı yahu? Belgeseller, tarih, bilim programlarını kastetmiyorum elbette. İlgisi olan insan, açıp izliyor zaten bu tarz programları. Peki ya televizyonu diziler, yarışmalar için kullananlar? 
Daha çok para uğruna cüzdanımızı boşaltıyorlar, sağlığımızı bozuyorlar vs. bunlar için diyecek bir şeyimiz var hepimizin az çok. Fakat beynimizi harcamaya başladıklarında farkına bile varamıyoruz bunun...
Dediğim gibi medyayla alakalı bir yolda değilim ama buna rağmen arada bir televizyon dünyasının içinde olsam nasıl programlar,diziler yazardım diye kafamda kurarken buluyorum kendimi. Bunların çoğunda gerçek dostluklar oluyor mesela. Ben şu ana kadar bir Türk dizisinde bir tane bile gerçek dostluk izlemedim sanırım. Varsa bile aklıma gelmiyor...Birbirini aldatmayan, sırtından bıçaklamayan, sevgilisini çalmayan iki dost gördünüz mü siz hiç televizyonda? Böyle dostluklar gerçek dünyada da az biliyorum. Ama gerçek dünyada azalışının nedeni televizyon belki de nereden biliyoruz ki? Artık annelerimizin daha evhamlı oluşunun sebebi televizyon belki de? Birbirimize güvenemeyişimizin, birbirimizi sevemeyişimizin nedeni izlediklerimiz olamaz mı?

Sosyal medya da televizyondan çok farklı değil. Tek farkı sosyal medyada yayın akışını çizen biziz. Ve korkunç bir umursamazlıkla çiziyoruz bu akışı. Yüzlerimiz görünmedikçe, ne söylediğimizin bir önemi yok. Karşıdakinin yüzünü görmedikçe, o kişinin ne halde olduğu ilgilendirmiyor kimseyi. Yazıyoruz, çiziyoruz, kurguluyoruz, insanların hayatlarına saldırıyoruz. 
"Görünmezliği" icat ettik ve kimse farkında değil...Bu görünmezlik pelerinin altından, canımız ne isterse onu yapıyoruz. Ve daha da kötüsü, her şey öylesine sanal ki gerçeği unutuyoruz.
Bugün Çağla Şikel'in son açıklamasını izledim mesela internetten. Haftalardır kadına atılmayan iftira, edilmeyen hakaret kalmadı. Aslında çok düşünmemiştim bunlar üzerine. Yapmıştır belki de bir hata, nereden bilelim? filan diyordum. "Neler yazıyorlar kadına, ayıp yahu.." gibi laflar etmedim hiç. Fakat bugün üç dakikalık açıklamayı izlerken, fena halde kırılmış, yıpranmış, çocuklarına ve hatta boşandığı eşine kol kanat germeye çalışan, ağlamamak için kendini zor tutan bir kadın görünce sarsıldım elimde olmadan. Ben televizyondaki gözyaşlarına inanmam pek ne yalan söyleyeyim. Ama bu kadının sesi titrediği halde "ağlamayışı" çok etkiledi beni. Görünmezlik pelerinin altından yaptıklarımız, yapıyor ve yapacak olduklarımızdan deli gibi korkuyorum... 
Bir araya geldiğimizde birkaç dakikalık hoş beşten sonra telefonlarımıza gömülmemizden korkuyorum. 
Eleştiriyorum diye ben yapmıyorum sanmayın. Hesaplarımı durup durup yenileyen, canı sıkılınca telefona koşan insanlardanım ben de. 
Olmayalım isterdim. Metroda giderken tanıştığım, konuştuğum, yalnızca "beş dakikalık" dostluklarım vardı benim. "Deniz" dostlarım vardı mesela. Denize yalnız başıma yüzmeye gittiğimde yeni insanlarla tanışır, kimileriyle sonrasında da görüşmeye devam ederdim. Sonra en azından elektrikler kesildiğinde, karanlıkta edilen derin sohbetlerim vardı ev halkıyla. Artık kısa cümleler kuruyorum...Bugünlerde kimseyi öyle o kadar çok tanımıyorum. Kimseyi o kadar çok düşünmüyorum. Kırmamak için uğraşmıyorum. Sevmek için de uğraşmıyorum. Aslında bu aralar kendim dışında kimseyi görmüyorum. En sonunda elimde yalnızca kendimin kalmasından çok korkuyorum...

17 yorum:

  1. Baştaki tanım, tarifi okuyunca Zeynep bizim apartmanı mı görmüş? dedim:)))
    tvde izlediğim tek yarışma vardı, Kenan Işık'ın bilgi, genel kültür ama artık bakmıyorum, Kenan Işık'a o kadar alışmışım ki, başkasıyla aynı tadı vermedi. Bir de katılanlar o kadar çuvallıyorlar ki, (hem de koca koca doktorlar, mühendisler, proflar vs.) uyuz oluyorum istiyorum ki, herkes şakır şakır bilsin soruları en azından ilk 5 - 6 soruya.....olmayınca zevk vermiyor...güzel bir yazı eline sağlık...:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet kenan ışık'tan sonra ben de bıraktım açıkçası :) ama annem hala bir gün o yarışmaya katılacağıma inanıyor :)
      apartmanınızda ne var ki :)
      beğendiğine sevindim ayrıca...

      Sil
    2. Ne yok ki?:) yazmışsın ya kimsenin kimseyi sevmediği..bunlar sevgiden geçtim dünyanın en nankör, en kadir kıymet bilmez, en sevgisiz ve içleri kin nefret dolu insanları...maalesef öyle bir apartmanda yaşıyorum :(

      Sil
    3. Yapma ya apartmanda uzun süreli yaşadığım olmadı benim. O kısa süre içinde de koca apartmanda adını öğrendiğim tek bi insan olmamıştı :) kötü bi durum gerçekten üzüldüm senin için :(

      Sil
  2. Hepimiz aynı haldeyiz galiba ya... Ben geçen sezonu seyrediyordum; ama bu sezon iyice geri zekalı yerine koyulduğumu-zu fark edip bıraktım izlemeyi. Alışamadım da hala herkesin giyimine, saçına, kıçına, başına göre değerlendirildiği bu bozuk sisteme. Ne ara böyle oldu hiç bilmiyorum Zeynep. Demek biz o arada büyümekle meşguldük. Ben okulu bitirmek için çabalıyordum, yoklukla boğuşuyordum. O sırada olmuş ne olmuşsa. Dünya değişmiş... İnsanlar çirkinleşmiş... Halbuki ben eskisine karışabilmek için o kadar çabalıyordum. Şimdi imkanlarım olduğu halde içine karışmak istediğim dünya yok ortada. Allah sonumuzu hayır etsin. Sanal sanal insanlar olup çıktık resmen... Düşünmeyen, konuşmayan, hissetmeyen...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de hiç fark edemedim bu değişimi...Belki de içinde olduğumuzdan bilemiyorum..Fark edince şaşırıyorsun ama sonra aynı şekilde yaşamaya devam ediyorsun. Dediğin gibi düşünmeden hissetmeden..Anlam veremedim bu işe...
      Değerli yorumun için çok teşekkür ederim fidan...

      Sil
  3. yazınızı gerçekten çok beğendim. ve sizin düşüncelerinizi bende paylaşıyorum. insanlar olarak birbirimizden o kadar uzaklaştık ki internet yüzünden. artık güzel bir manzara gördüğümüzde direk telefona sarılıyoruz ve anın tadını çıkarmayı unutuyoruz. bir yerde buluşunca elimizden telefon düşmüyor. ben eğer boş vaktim varsa mutlaka kitap okurdum şimdi elimde telefon başka bir şey yaptığım yok. bakalım bu süreç bizleri nereye taşıyacak...tv dünyasına hiç girmiyorum bile...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anın tadı yok artık anı sosyal medyada paylaşma tadı var ne yazık ki..Elimizde telefon varsa boş zaman diye de bir şey olmuyor zaten..:( beğendiğinize sevindim umarım bu süreci bize yarar sağlayacak şekilde çevirmeyi başarabiliriz, sevgiler..

      Sil
  4. İnsanların birbirini tölere edemediği bir dünyada yaşıyoruz maalesef..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız maalesef birbirimizi görmüyoruz bile...

      Sil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel yazmışsın biliyor musun..

      Sil
    2. Yorumumu da yanlıslıkla sildim nasıl yaptıysam

      Sil
    3. Olsun hiç önemli değil...beğendiğine çok sevindim Juliet ayrıca zaman ayırıp okuduğun için de çok teşekkür ederim...

      Sil
  6. İkidir blog yazıların takılıyor gözüme, okumadan geçemiyorum başlıkları görünce. Ben anlatsam ancak bu kadar benden olur! Tebrik ediyorum. Gerçekten oldukça samimi. Çığlıklarımıza ses oluyorsun, sadece bu yazı için değil. Her biri adına... Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  7. İkidir blog yazıların takılıyor gözüme, okumadan geçemiyorum başlıkları görünce. Ben anlatsam ancak bu kadar benden olur! Tebrik ediyorum. Gerçekten oldukça samimi. Çığlıklarımıza ses oluyorsun, sadece bu yazı için değil. Her biri adına... Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok mutlu oldum yorumunuzu okuyunca...Okuduğunuz ve değer verdiğiniz için asıl ben çok teşekkür ederim...

      Sil