13 Ekim 2015 Salı

Bulut hikayesi


Saatler boyunca, bir an olsun sıkılmadan bulutları izlerdik, hatırlar mısın? Bir ördek, gagasında elma şekeri tutardı. Kocaman gövdesiyle bir hipopotam delip geçerdi göğü, geçerken göz kırpardı. Ne yoktu ki? Dudaklarını alabildiğine açmış bir balık, kanatlı bir sandalye, tonton bir dede, bir ayağı kırık yıldız, kundakta bir bebek, güzel bir kadın ve bir adam; yüzü görünmeyen...
Geçenlerde içinden ince uzun bir ip geçmiş düğmeye benzettim arabanın camından taşan bulut yığınını. Sen yoktun, uzun zamandır da gelmemiştin esasen, beklemeyi bırakmıştım...Başımı cama yasladım, göz kapaklarımla set çektim bulutlarla arama, bulutların neye benzedikleri artık umurumda değildi. Seni kaybetmek, bulutları yitirmek, bulutlarda yaşayan hikayeleri artık okuyamamak bir yana; bu umursamazlık, adını koyamadığım bir sızı gibi yerleşti avuçlarıma. Kalbimden önce avuçlarımın sızladığını biliyorsun, ya da daha büyük olasılıkla unuttun. 
Eve gelip televizyonu açtım ki bu aralar bir alışkanlık bu. Ses; cızırtılı, kulaklarını tıkamana sebebiyet verecek derecede bozuk hatta üzerine oturduğun bir çuvaldız kadar rahatsız edici olsa da ses olmalı bir evde. 
Televizyonda eski bir Türk filmi oynuyordu. Adı aklıma gelmiyor, hatta kim oynuyordu desen onu bile hatırlamam...İzlemedim. Mutfakta yemek yediğim sırada ağdalı konuşmaları dinliyordum sessizce. 
Sonra aklıma eskiden izlediğim başka bir Türk filmi düştü, aniden. Hani çocuk hep bir televizyonu olsun istemişti, hastaydı, ölecekti, yakında öleceğini biliyordu. Televizyonun geldiği gün de ölmüştü hani...Olsa da izlesem yine, diye geçirdim içimden...Çok küçüktüm izlediğimde, o zamanlar ağır gelmişti, şimdi olsa biraz daha ağır gelir belki. İnsan ancak yitirmeyi öğrendiğinde, beklemek ve ölüm arasında çok da bir fark olmadığını anlıyor.

Zy


20 yorum:

  1. Kalemine sağlık, kısa hikaye yazmak roman yazmaktan daha zor, daha ustalık ister o yüzden kısa hikayeleri daha severim romanlardan....

    YanıtlaSil
  2. Beklemek cidden ölüm, ama bazende umut; belki bazen İsmail abi gibi hep "o gemi bir gün gelecek" demeyi gelmeyeceğini bilsekte söylemek gerek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O geminin geleceğine olan ümidi yitirirsek nasıl yaşarız ki zaten..

      Sil
  3. Ne güzel yazmışsın. ölümünde bir bekleyiş olması.. hiç düşünmemiştim böyle

    YanıtlaSil